Uzun Çalar Semahat

Renk renk bilyalar gibiydi
Ebemkuşakları uçuşurdu bacalarından
Bir söner bir tutuşurdu kuleleri
Büyük şehrin
Düşlerinde çocuk Semahat’in.
Akşam inende dağın ardına dek
Oyuncak vapurlardan
Sımsıcak insanlar el ederdi
Gülümseyerek…

Az gitti uz gitti Semahat
Dere tepe düz gitti
Büyük şehrin ışıklı kapısını çaldı…

Şöyle bir kımıldandı karyolasında
İnce parmaklarından kınalar süzüldü
Kanıyordu kınaları.
Aç fareleri kemiriyordu kasıklarını
Yağmalanıyordu kolları bacakları…

Akşam çöker
Ara sokaklarına geniş Bulvarların
Gün, kirini pasını arıtmaz büyük şehrin
Arttırır.
Ebemkuşakları uçuşmaz bacalarından
Bir sönüp bir tutuşmaz kuleleri
El etmez oyuncak vapurlar.
Çoğalır çoğalır çoğalır acılar…

Bir üveyik türküdür şimdi Semahat
Akşam inense Söğütler üstüne.
Çocuk masalları mı desem
Genç kız manileri mi?..

Ağlasam ağlasam doymasam
Kâbeye gitsem gelmesem
Zemzem ile yusalar
Kına ile gömseler…